Z kuşağı ve girişimcilik son yılların en dikkat çekici birleşimi haline geldi. Dijitalleşmenin merkezinde büyüyen bu kuşak, klasik kariyer anlayışının ötesine geçiyor. Özellikle Türkiye’deki genç kadınlar, kendi işini kurma konusunda dünyadaki akranlarından ayrışıyor. Mastercard’ın 2025 Dünya Kadınlar Günü özelinde yayımladığı araştırmaya göre, Türkiye’de Z kuşağı kadınlarının %88’i girişimci olmak istiyor. Bu oran, küresel ortalamaların oldukça üzerinde. Peki bu ilgiyi ne tetikliyor? Engeller neler? Ve genç kadınları destekleyecek stratejiler hangileri olabilir?
Girişimciliğe İtici Güç: Özgürlük ve Anlam Arayışı
Z kuşağı ve girişimcilik ilişkisini anlamak için öncelikle bu kuşağın değer setine bakmak gerekiyor. Geleneksel iş modelleri, sabit çalışma saatleri ve otorite odaklı yapıların dışında bir dünya hayal eden Z kuşağı, esneklik, özerklik ve anlam arayışına büyük önem veriyor. Türkiye’de genç kadınların %62’si hayallerini gerçekleştirmek için girişimci olmak istiyor. %46’sı iş-yaşam dengesini daha iyi kurabilmek, %40’ı ise esnek çalışma saatleri elde etmek için kendi işini kurma hayali kuruyor.
Küresel ölçekte ise en belirgin motivasyonlar finansal bağımsızlık (%54), daha fazla gelir kazanma (%57) ve esneklik (%51) olarak öne çıkıyor. Ancak Türkiye’deki veriler gösteriyor ki Z kuşağı kadınları, girişimciliği sadece maddi kazanç odaklı değil, kişisel özgürlük ve tatmin aracı olarak da görüyor.
Bu motivasyonların arkasında sosyal medyada başarı hikâyelerinin daha fazla görünür olması, online eğitimlerle erişimin artması ve rol modellerin çoğalması da etkili. Ayrıca pandemi sonrası değişen iş anlayışı da Z kuşağını girişimcilik konusunda daha cesur kılıyor.
Girişimciliğin Önündeki Engeller: Fon, Bilgi ve Güçlü Ağ Eksikliği
Her ne kadar Z kuşağı ve girişimcilik arasında pozitif bir bağ kurmak mümkün olsa da, bu yolda yürümek isteyen genç kadınların karşılaştığı ciddi yapısal engeller var. Mastercard araştırmasına göre Türkiye’de kadınların %40’ı girişimci olamama nedenini “finansal kaynak eksikliği” olarak açıklıyor. %39’u fon bulamamanın zorluk yarattığını, %28’i ise deneyim ve bilgi eksikliğinden şikâyetçi.
Bu bariyerler sadece bireysel çaba ile aşılabilecek türden değil. Kadın girişimcilerin ihtiyaç duyduğu destekler arasında en fazla dile getirilenler şöyle:
-
Finansal destek: Türkiye’deki genç kadınların %48’i iş kurmak için daha fazla sermaye ve fon ihtiyacı duyuyor.
-
Temel iş becerileri eğitimi: %33’ü iş planı hazırlama, pazarlama, yönetim gibi alanlarda bilgiye ulaşmak istiyor.
-
Teknolojik bilgi ve yetkinlik: %29’u dijitalleşme çağında ayakta kalabilmek için teknoloji okuryazarlığını artırmak gerektiğini belirtiyor.
Z kuşağı kadınlarının bu ihtiyaçları, girişimcilik ekosisteminde cinsiyete dayalı fırsat eşitsizliklerinin hâlâ devam ettiğini gösteriyor. Kadın girişimciler, genellikle erkeklere kıyasla daha az yatırım alıyor, daha az mentora erişiyor ve daha az destek mekanizmasıyla karşılaşıyor.
Bu noktada özel sektör, üniversiteler, STK’lar ve kamu kurumlarının koordinasyon içinde kadınlara özel girişimcilik programları geliştirmesi büyük önem taşıyor.
Teknoloji ve Yapay Zeka: Z Kuşağının Girişimcilik Avantajı
Z kuşağı ve girişimcilik kavramlarının güçlü bir şekilde kesiştiği alanlardan biri de teknoloji. Dijital çağın yerlisi olan bu kuşak, teknolojiyi sadece bir araç olarak değil, iş fikrinin merkezine koyarak kullanıyor. Özellikle kadın girişimciler, teknolojiye hâkimiyetlerini işlerini büyütmek için stratejik bir avantaja dönüştürüyor.
Mastercard araştırmasına göre:
-
Türkiye’de kadın girişimcilerin %42’si veri analizi, yapay zeka, kodlama gibi teknik alanlarda destek arıyor (erkeklerde bu oran %26).
-
Kadınların %40’ı yapay zekayı girişimcilikte önemli bir araç olarak görüyor (erkeklerde %18).
-
Z kuşağı kadınlarının %78’i işlerini yürütürken düzenli olarak yapay zeka destekli araçlardan faydalanıyor (erkeklerde %60).
Bu veriler, Z kuşağının teknolojiye duyduğu güveni ve bu alandaki yetkinliğini net biçimde ortaya koyuyor. Genç kadınlar için yapay zekâ destekli pazarlama araçları, otomasyon sistemleri, müşteri ilişkileri yönetimi gibi alanlar hem verimliliği artırıyor hem de rekabette öne çıkmalarını sağlıyor.
Ayrıca teknolojik bilgiye sahip genç kadınların kendilerine olan güveni de artıyor. Bu durum, özellikle toplumsal önyargıların baskıladığı kadın girişimciler için büyük bir özgüven kaynağı haline geliyor.
Mastercard gibi şirketlerin hayata geçirdiği Girls4Tech programları, bu noktada büyük bir boşluğu dolduruyor. STEM alanlarında eğitim gören ve teknolojiye erken yaşta erişen genç kızlar, girişimcilik ekosistemine daha donanımlı bir şekilde katılıyor.
Z Kuşağı, Girişimcilikte Eşitlik ve Dönüşüm Getiriyor
Z kuşağı ve girişimcilik kavramlarının kesişiminde büyük bir fırsat yatıyor. Türkiye’de genç kadınların %88’inin girişimci olmak istemesi, bu potansiyelin büyüklüğünü açıkça gösteriyor. Ancak bu potansiyelin hayata geçebilmesi için girişimcilik ekosisteminin daha kapsayıcı hale gelmesi gerekiyor.
Girişimcilikte cinsiyet temelli engellerin ortadan kaldırılması, fonlara erişimin eşitlenmesi ve eğitim imkanlarının yaygınlaştırılmasıyla Z kuşağı kadınları iş dünyasında büyük bir dönüşüm yaratabilir. Teknolojiye hakimiyetleri, cesaretleri ve anlam arayışları onları sadece başarılı girişimciler değil, aynı zamanda sosyal değişimin öncüleri haline getirebilir.
Z kuşağı ve girişimcilik ilişkisi yalnızca bireysel başarı hikâyelerinden ibaret değil; toplumsal kalkınmanın da anahtarı olabilir.
Daha fazla araştırmaya buradan ulaşabilirsiniz.