Video İçeriği Talebi Patladı: %81 Daha Fazla Video Bekliyor

Video İçeriği

Video içeriği, günümüz tüketicisinin markalardan en çok beklediği iletişim araçlarının başında geliyor. Ancak yapılan yeni bir araştırma, tüketici talepleriyle markaların sundukları video içerikleri arasında hâlâ büyük bir uçurum olduğunu gösteriyor. Idomoo’nun “State of Video Technology” raporuna göre, her 5 tüketiciden 4’ü markalardan daha fazla video görmek istiyor. Ancak tüketicilerin %70’i bu videoları ya nadiren alıyor ya da hiç almıyor.

Pandemi süreci ve dijital dönüşüm, video içeriklerinin daha kişisel, etkileşimli ve teknolojik olarak gelişmiş olmasını zorunlu hale getirdi. Geleneksel reklam videoları artık yeterli değil; tüketici, kendisine özel ve etkileşim sağlayan videolarla bağ kurmak istiyor. Özellikle Z kuşağı ve yüksek gelir grubundaki bireyler, bu beklentiyi çok daha yüksek sesle dile getiriyor.

Araştırma, video içeriğinin yalnızca dikkat çekmekle kalmayıp aynı zamanda müşteri sadakati ve güveni artırma potansiyeline de sahip olduğunu vurguluyor. Kişiselleştirilmiş videolar, markayla kurulan bağın daha derin olmasını sağlıyor. Bu içerikler tüketiciyi yalnızca bilgilendirmekle kalmıyor, aynı zamanda ona değerli hissettiriyor.

Buna karşın markalar, hala bu fırsatı yeterince değerlendiremiyor. Klasik e-posta içerikleri, statik sosyal medya gönderileri ya da metin tabanlı bilgilendirmeler; günümüzün hızlı ve dijital deneyim bekleyen tüketicisi için artık yetersiz kalıyor. Bu nedenle video içerik üretimi, artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline geliyor.

Video Talebi ile Gerçek Arasındaki Uçurum

Idomoo’nun yaptığı araştırma, tüketicilerle markalar arasında video içeriği konusunda büyük bir fark olduğunu gözler önüne seriyor. Her 5 tüketiciden 4’ü (%81), markaların kendilerine daha fazla video ile ulaşmasını bekliyor. Ancak bu isteğe rağmen tüketicilerin %70’i ya çok nadiren video alıyor ya da hiç almıyor. Bu durum, markalar için ciddi bir iletişim boşluğu anlamına geliyor.

Geçen yıla kıyasla bu fark biraz azalmış olsa da (geçen yıl bu oran %74’tü), hâlâ tüketici beklentilerinin gerisinde kalındığı görülüyor. Özellikle online alışveriş yapan kullanıcılar, ürün ve hizmetlerle ilgili videoların karar alma süreçlerinde ne kadar etkili olduğunu biliyor ve bu beklentiyle markalara yaklaşıyor. Ancak markaların büyük bölümü, hâlâ geleneksel içerik biçimlerine yatırım yapmaya devam ediyor.

Bu uçurum, markaların video teknolojilerine yatırım yaparak kapatabileceği bir fırsat alanı yaratıyor. Özellikle Z ve Y kuşağı gibi dijital içeriklere alışkın kitleler, markalardan görsel ve duygusal deneyim sunan içerikler bekliyor. Videonun hem anlatı hem de ikna gücü yüksek olması, onu iletişimde vazgeçilmez kılıyor. Dolayısıyla video talebine zamanında cevap veren markalar, rekabette avantaj elde ediyor.

Kişiselleştirilmiş Video İçeriği Öne Çıkıyor

Kişiselleştirilmiş video içeriği, kullanıcı deneyiminde adeta devrim yaratıyor. Sıradan, herkese hitap eden videolar artık yeterli değil. Tüketiciler kendilerine özel mesajlar almak istiyor. İsimlerinin geçtiği, satın alma geçmişlerine ya da ilgilerine göre şekillenen içerikler çok daha etkili sonuçlar doğuruyor. Araştırmaya göre, kişiselleştirilmiş video alan tüketicilerin markaya bağlılık oranı 4 kat artıyor.

Örneğin bir kullanıcı, daha önce ayakkabı alışverişi yaptıysa, ona özel bir stil önerisi sunan kişiselleştirilmiş video çok daha yüksek etkileşim sağlıyor. Aynı zamanda bu içerikler, sadece dikkat çekmekle kalmıyor; tüketicinin markaya olan güvenini artırıyor. Çünkü bireysel düzeyde iletişim kuran markalar, “beni anlıyorlar” duygusu yaratıyor.

Ayrıca gelişen yapay zeka teknolojileri sayesinde kişiselleştirme süreci artık çok daha kolay ve ölçeklenebilir hale geldi. Büyük markalar, bu teknolojiler sayesinde binlerce farklı kullanıcıya özel video içerikler üretebiliyor. Bu da kullanıcıyla bire bir iletişimde büyük fark yaratıyor. Sıradan içerik yerine tüketiciye dokunan videolar, dönüşüm oranlarını doğrudan etkiliyor.

Video İçeriği Markalar İçin Artık Zorunluluk

Video içeriği, artık bir pazarlama tercihi değil; stratejik bir zorunluluk halini aldı. Özellikle genç nesiller ve dijital yerli tüketiciler, bilgiye hızlı, görsel ve etkileşimli yollarla ulaşmayı tercih ediyor. Idomoo’nun araştırmasına göre, tüketicilerin %89’u markaların videoyu daha fazla kullanmasını istiyor. Yine %88’i ise bu videoların etkileşimli olmasını bekliyor.

Bu talepler, markaların artık sadece “anlatan” değil, “etkileşim kuran” içerik stratejileri geliştirmesi gerektiğini gösteriyor. Artık bir videonun başarılı olması için izleyicinin sürece dahil edilmesi gerekiyor. Anketlerle, seçim butonlarıyla, kişisel içerik yollarıyla video deneyimi zenginleştirilmeli. Tüketici, yalnızca izleyen değil, deneyimleyen olmak istiyor.

Üstelik bu içerikler sadece ürün tanıtımı için değil; onboarding süreçleri, kampanya duyuruları, müşteri hizmetleri ve eğitim gibi birçok alanda kullanılabiliyor. Bu sayede marka, hem farkındalık yaratıyor hem de kullanıcı deneyimini güçlendiriyor. Video içerik, hedef kitleyle bağ kurmanın en güçlü yolu haline geliyor.

Markaların, bu değişen beklentilere hızla yanıt vermesi, dijital başarılarının belirleyicisi olacak. Etkileşimli ve kişiselleştirilmiş videolara yatırım yapan markalar, yalnızca müşteri kazanmakla kalmayacak; aynı zamanda onların sadakatini de artıracak.

Geleneksel reklam ve pazarlama yöntemlerinin etkisini kaybettiği bu dönemde, video içerik üretimi markalar için bir “olmazsa olmaz” halini aldı. Özellikle kişiselleştirme ve etkileşim gibi değerler üzerinden şekillenen videolar, markaların tüketiciyle doğrudan ve anlamlı bağ kurabilmesinin anahtarı haline geldi. Tüketici beklentileri net: daha çok video, daha çok kişiselleştirme ve daha fazla etkileşim.

Araştırmalar, video içeriğin yalnızca satışları değil, aynı zamanda marka algısını da etkilediğini gösteriyor. Bu nedenle firmaların, içerik stratejilerini bu beklentilere göre yeniden yapılandırmaları kritik bir adım. Video teknolojilerine yapılan yatırım, orta ve uzun vadede çok daha yüksek bir geri dönüş sağlayabilir. Artık kullanıcıyı sadece bilgilendirmek değil; onu etkilemek, duygulandırmak ve hatta harekete geçirmek gerekiyor. Video içerik, tüm bu etkileri bir araya getirebilen en güçlü iletişim aracıdır.

Video içeriği talebi hakkındaki araştırmanın benzerlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Önceki Yazı

E-Ticarette En Çok Satılan Ürünler: 3 Trendi Kaçırmayın!

Sonraki Yazı

CMO’lar ve Pazarlama Teknolojileri: Beklenen Getiri Nerede?