Üretken yapay zeka, bilgi arama süreçlerinde devrim yaratmaya devam ediyor. Attest’in ABD, Birleşik Krallık, Kanada ve Avustralya’da gerçekleştirdiği yeni araştırma, kullanıcıların %60’ının önümüzdeki 6 ay içinde üretken yapay zekayı daha fazla kullanmayı planladığını gösteriyor. Bu eğilim, üretken yapay zekanın yalnızca teknik bir yenilik değil, aynı zamanda kullanıcı alışkanlıklarını kökten etkileyen bir dönüşüm aracı olduğunu ortaya koyuyor.
Özellikle bilgiye ulaşma, karar verme ve ürün/hizmet araştırma süreçlerinde üretken yapay zekaya olan güvenin artması, geleneksel arama motorlarının uzun yıllardır sahip olduğu otoriteyi sarsmaya başladı. Araştırmaya katılanların %43’ü, üretken yapay zekanın verdiği bilgileri, organik arama sonuçları kadar güvenilir bulduğunu belirtiyor. Bu oranlar, bilgi ekosisteminin yeni oyuncusunun artık oyunun merkezinde olduğunu açıkça gösteriyor.
Tüketici Güveni Hızla Artıyor
Attest verilerine göre katılımcıların %40’ı, üretken yapay zeka tarafından sunulan sonuçlara geleneksel arama motorlarından daha fazla (%12) ya da biraz daha fazla (%28) güvendiğini belirtiyor. Özellikle ücretli arama sonuçları ile karşılaştırıldığında bu güven daha da pekişiyor: Katılımcıların %41’i, üretken yapay zekanın sağladığı bilgileri ücretli sonuçlardan daha güvenilir bulduğunu söylüyor.
Bu sonuçlar, kullanıcıların üretken yapay zekayı yalnızca bilgi sağlama aracı değil, aynı zamanda bir “güvenilir dijital danışman” olarak gördüğünü gösteriyor. Kullanıcıların %44’ü hem yapay zekayı hem geleneksel aramaları eşit derecede güvenilir bulurken, sadece %15’lik bir kesim üretken yapay zekaya daha az güveniyor. Bu dağılım, arama alışkanlıklarının değiştiğini ve güven temelli bir dönüşümün başladığını ortaya koyuyor.
Gençler Üretken Yapay Zeka Tercih Ediyor
Demografik kırılımlar, üreten yapay zeka kullanımında yaş ve cinsiyetin etkili olduğunu gösteriyor. 18-30 yaş grubundaki kullanıcılar, 50 yaş ve üzeri bireylere göre üretken yapay zekaya daha fazla güven duyuyor. Bu genç kullanıcı grubu, bilgiye daha hızlı, görsel destekli ve bağlamsal biçimde ulaşmayı önemsiyor. Üretken yapay zeka ise bu ihtiyaçlara klasik arama motorlarından çok daha iyi yanıt veriyor.
Ayrıca erkek kullanıcıların, üretken yapay zeka araçlarını tercih etme eğiliminde kadınlara kıyasla daha yüksek olduğu görülüyor. Bu eğilim, teknolojik yeniliklere adaptasyonda bazı demografik farkların rol oynadığını ortaya koyuyor.
Bu eğilimin sadece bilgiye ulaşmakla sınırlı kalmadığını da belirtmek gerekir. Araştırmaya göre tüketicilerin %47’si, ChatGPT, Microsoft Copilot gibi yapay zeka araçlarını satın alma kararlarında da aktif şekilde kullanmak istiyor. Bu durum, yapay zekanın sadece bir arama motoru alternatifi değil, aynı zamanda bir alışveriş asistanı, öneri motoru ve rehber haline geldiğini gösteriyor.
Markaların Yapay Zeka Kullanımı İkiye Bölünüyor
Üreten yapay zekanın tüketicilerle olan ilişkisi hızla güçlenirken, markaların bu teknolojiyi nasıl kullandığı ise tartışmalı bir konu. YouGov tarafından yapılan bir başka araştırma, markaların üretken yapay zeka ile oluşturduğu içeriklere karşı tüketicilerin temkinli olduğunu gösteriyor. Özellikle metin bazlı içerikler — makaleler, blog yazıları ve sosyal medya paylaşımları — kullanıcılar nezdinde doğal ve özgün bulunmayabiliyor.
En çok eleştirilen alanlardan biri ise sanal influencer’lar. Üreten yapay zeka ile oluşturulan bu yapay karakterler, tüketiciler tarafından yapay ve güvenilmez bulunuyor. Araştırmaya göre sadece %11’lik bir kesim bu içeriklerle etkileşime girmeye istekli. Z kuşağı ve milenyum nesli gibi teknolojiye daha yatkın gruplarda bile bu oran %14’ü geçmiyor.
Görsel üretimi ve haber bülteni gibi daha az “kişiselleştirilmiş” alanlarda üretken yapay zekanın kabulü daha yüksek olsa da, markaların bu teknolojiyi dikkatle ve şeffaf şekilde kullanmaları gerektiği ortaya çıkıyor. Tüketiciler, markalardan insan dokunuşunu tamamen çıkarmamalarını bekliyor.
Arama Motorlarıyla Yarış Devam Ediyor
Üreten yapay zeka her ne kadar yükselişte olsa da, geleneksel arama motorlarının hâlâ ciddi bir kullanıcı tabanı bulunuyor. Attest’in verilerine göre, tüketicilerin %57’si önümüzdeki 6 ay içinde klasik arama motorlarını daha sık kullanmayı planladığını belirtiyor. Ancak bu oran, yapay zeka kullanımındaki artış beklentisi ile birlikte değerlendirildiğinde, her iki sistemin de paralel şekilde varlığını sürdüreceği bir hibrit döneme girildiğini gösteriyor.
Bazı kullanıcılar üretken yapay zekanın cevaplarında yeterli kaynak göstermemesini bir dezavantaj olarak görüyor. Bununla birlikte gelişmiş modellerin kaynak belirtme, görsel üretme, çok dilli destek sunma gibi yetenekleri, bu açığı hızla kapatıyor. Özellikle “konu özeti”, “ürün karşılaştırması” ya da “kısa analiz” isteyen kullanıcılar için üretken yapay zeka, ciddi bir zaman tasarrufu sağlıyor.
Gelecekte Bilgiye Erişim Yeniden Şekillenecek
Yapılan tüm araştırmalar gösteriyor ki üretken zeka, bilgiye erişim alışkanlıklarında kalıcı bir dönüşüm yaratıyor. Bugün klasik arama motorları hâlâ güçlü bir yerde duruyor olabilir, ancak kullanıcıların zihninde alternatif bir kanal oluştu: sohbet tabanlı, kişiselleştirilmiş ve bağlama duyarlı bilgi kaynakları.
Markalar için bu dönüşüm hem büyük bir fırsat hem de bir sınav niteliğinde. Yapay zekayı içerik üretimi, müşteri etkileşimi ve ürün tanıtımı gibi alanlara entegre etmek isteyen markaların, bu araçları etik, şeffaf ve kullanıcı dostu biçimde kullanması gerekiyor. Aksi takdirde tüketici güveni hızla zedelenebilir.
Geleneksel arama motorlarıyla başlayan dijital bilgi devrimi, üretken yapay zekayla yeni bir boyuta evriliyor. Arama motorları artık yalnız değil; daha kişisel, daha hızlı ve daha bağlamsal yanıtlar sunan yapay zeka modelleriyle birlikte çalışmak zorundalar. Bu dönüşüm, yalnızca kullanıcı deneyimini değil, markaların stratejilerini ve dijital dünyadaki rekabet koşullarını da yeniden şekillendiriyor.
Daha fazla araştırmaya buradan ulaşabilirsiniz.