Türkiye genelinde yapılan kapsamlı bir araştırma, yemek siparişi verme deneyiminin sadece bir ihtiyaç karşılamaktan öte, kullanıcılar için önemli bir keyif ve öz bakım ritüeline dönüştüğünü ortaya koydu. Araştırma sonuçlarına göre, Türklerin %67’si yemek siparişi verirken keyif aldığını belirtiyor.
Yemek siparişi süreci, kendini ödüllendirme, yemek yapmama isteği ve zaman kısıtlılığı gibi faktörlerle desteklenerek, günlük hayatın küçük ama anlamlı bir parçası haline geliyor. Katılımcıların en çok tercih ettiği lezzetler arasında kebap (%38), hamburger (%19) ve pizza (%16) öne çıkıyor. Bu tercihler, sosyal ve bireysel anlarda farklı tatlara yönelim olduğunu da gösteriyor.
Araştırma ayrıca tatlıların, sadece bir yiyecek olmaktan ziyade duyusal bir şımartma aracı olarak görüldüğünü ortaya koyuyor. Tatlı tüketimi, kişilerin kendine verdikleri duygusal bir ödül ve keyif anı olarak ön plana çıkıyor.
Keyif algısında “anı yaşamak” ve “özgür hissetmek” temel kavramlar olarak öne çıkıyor. Katılımcıların %86’sı keyfi anı yaşamakla, %93’ü ise özgür hissetmekle ilişkilendiriyor. Günlük sorumluluklardan uzaklaşıp iyi hissetmek ise %94 oranında öncelikli bir ihtiyaç olarak belirtiliyor.
Z kuşağı ise keyfi, ruh halini korumak için bir hayatta kalma stratejisi olarak görüyor. 18-39 yaş arası bireyler, pozitif ruh halini sürdürebilmek için günlük yaşamda küçük keyifli anlara daha fazla önem veriyor.
Yemek siparişi süreci de kullanıcılar için baştan sona keyifli bir deneyim sunuyor. Katılımcıların %67’si indirim ve kampanyaları takip etmekten, %48’i ne sipariş edeceğine karar vermekten, %37’si yorum okumaktan, %28’i siparişi takip etmekten ve %32’si teslimat sürecini beklemekten keyif alıyor. Bu veriler, dijital siparişin kullanıcı için zihinsel ve duygusal bir tatmin kaynağı olduğunu gösteriyor.
Keyfin üç temel unsuru olarak evde geçirilen huzurlu anlar, yemekle kurulan duyusal bağ ve doğada geçirilen özgür zamanlar belirleniyor. Yemek, kendini sevdiği bir yiyecekle ödüllendirme, sipariş verme ve yemek yapma ritüellerini kapsayan bütünsel bir kavram olarak değerlendiriliyor.
Geleneksel alışkanlıklar hâlâ önemini koruyor; çay/kahve içmek, televizyon izlemek ve aile ile vakit geçirmek gibi rutinler, modern mutluluk anlayışında merkezi bir rol oynuyor.
Ancak uykusuzluk, trafik, uzun çalışma saatleri ve şehir kalabalığı gibi faktörler, bireylerin günlük ruh halini olumsuz etkileyerek keyif deneyimini zorlaştırıyor. Kadınlar ve 25-34 yaş grubu ise toplumsal baskı ve gelecek kaygıları nedeniyle daha fazla keyif arayışında bulunuyor.
Genel olarak araştırma, mutluluğun büyük hedefler yerine küçük ve somut anlarda yaşandığını, yemek siparişi verme deneyiminin de bu anlardan biri olarak kullanıcılar için değer kazandığını gösteriyor.