Menopozda marka yaklaşımı, günümüzde kadınların yaşadığı bu kritik evreye hâlâ gereken önemi göstermiyor. Kadınların fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak yoğun bir dönüşüm geçirdiği bu dönem, ne yazık ki medya ve markalar tarafından büyük ölçüde görmezden geliniyor. Özellikle reklamcılık, pazarlama ve ürün geliştirme gibi alanlarda menopoz hâlâ bir tabu olarak karşımıza çıkıyor.
Birleşik Krallık’taki Reklamcılar Enstitüsü (IPA) tarafından yapılan araştırma, menopoz dönemindeki kadınların markalardan büyük ölçüde dışlandığını gösteriyor. 35-60 yaş arası kadınların yalnızca %7’si menopozla ilgili hizmetleri yeterli bulurken, %63’ü beslenme ve takviyelerde, %58’i ise kadın bakım ürünlerinde daha fazla çözüme ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Reklamlarda menopoz temsiline rastladığını söyleyenlerin oranı yalnızca %19. Bu oran son 20 yılda artsa da, hâlâ çok düşük. Bu bulgular, menopozda marka yaklaşım stratejilerinin yeniden ele almaları gerektiğine işaret ediyor.
Araştırma, yalnızca ürün eksikliğine değil, aynı zamanda pazarlama dili ve görsel temsil sorunlarına da dikkat çekiyor. Kadınların %46’sı menopoz dönemine dair reklamlarda kendilerini veya çevrelerindeki kadınları temsil eden içeriklerle karşılaşmadıklarını söylüyor. %45’i reklamları “sönük”, %43’ü “modası geçmiş”, %41’i ise “bağ kurulamayan” olarak nitelendiriyor.
Markalar, bu verilere rağmen menopozu ya tamamen göz ardı ediyor ya da yeterince kapsayıcı olmayan bir dille anlatıyor. Oysa menopoz, kadınların yaşamında sadece fiziksel bir süreç değil, aynı zamanda güçlü bir kimlik ve dönüşüm evresidir. Bu dönemde görünürlük, anlayış ve güven en çok ihtiyaç duyulan unsurlar arasında yer alıyor.
Yazının devamında menopozda marka yaklaşımı hakkında daha fazla detayı bulabilirsiniz.
Medya ve Reklamlarda Temsil Sorunu Derinleşiyor
Menopoz döneminin, reklam ve medya içeriklerinde neredeyse görünmez olması, kadınların duygusal bağ kurabilecekleri marka ve platformların sayısını azaltıyor. Bu sessizlik, yalnızca hedef kitlenin markalardan uzaklaşmasına yol açmakla kalmıyor; aynı zamanda toplumsal farkındalığın da düşük kalmasına neden oluyor.
Kadınların %46’sı, menopoz dönemini konu alan reklamlarda kendi hayatlarını veya çevrelerindeki kadınların yaşadıklarını göremediğini ifade ediyor. Bu, markaların sunduğu içeriklerin gerçeklikle örtüşmediğini ve kadınların hayatını yansıtmaktan uzak olduğunu gösteriyor. Üstelik reklamlarda kullanılan dilin hâlâ gençliğe övgü üzerine kurulu olması, orta yaş ve üzeri kadınların duygusal ihtiyaçlarını görmezden geliyor.
Reklamlarda menopozu konuşmamak, bu doğal süreci adeta yok saymak anlamına geliyor. Oysa bu dönemi sahiplenen ve doğru temsil eden markalar, yalnızca kadın tüketicilerle değil, onların aileleri ve sosyal çevresiyle de daha güçlü bağlar kurabilir. Cesur ve gerçekçi reklamlar, hem sosyal etki yaratır hem de marka sadakatini artırır.
Temsilin eksikliği yalnızca görsel anlatımla sınırlı değil. Ürün paketlerinden kampanya metinlerine kadar menopozla ilgili içerikler hâlâ steril, nötr ve bağ kurması zor anlatımlarla dolu. Markaların bu dili değiştirmesi ve kadınların hayatını olduğu gibi yansıtması şart.
Menopozda Marka Yaklaşımı Nasıl Olmalı?
Menopozda marka yaklaşımı, yalnızca bu döneme özel ürün geliştirmekle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda empati kuran ve destekleyici bir iletişim stratejisiyle güçlendirilmelidir. Kadınların bu süreçte sadece fiziksel değil, duygusal olarak da desteğe ihtiyaç duyduğu unutulmamalıdır.
Araştırmalara göre kadınların %63’ü beslenme ve takviye ürünlerinde, %58’i ise kadın bakımında daha iyi çözümler bekliyor. Bu yalnızca ürün eksikliğini değil, pazarlama dilindeki kopukluğu da ortaya koyuyor. Markaların, kadınların deneyimlerini merkezine alan hikâyelerle içerik üretmesi, empati kurmayı kolaylaştırır. Gerçek yaşam hikâyeleri, uzman görüşleri ve ilham veren kadın portreleri menopozu bir tabu olmaktan çıkarabilir.
Klişeleşmiş, tıbbi ve soğuk bir anlatım yerine; dönüştürücü, sıcak ve umut veren bir yaklaşım benimsenmeli. Menopoz, hayatın doğal bir evresi olarak “yeniden başlama” fikriyle sunulursa, markalar tüketiciyle duygusal bağ kurmakta daha başarılı olur.
Ayrıca, kişiselleştirilmiş hizmetler sunmak da bu dönemde büyük fark yaratır. Sadakat programları, bireysel danışmanlık çözümleri, dijital rehberler ya da uygulamalar menopoz sürecindeki kadınlara değer katabilir. Kadınlar sadece görülmek değil, aynı zamanda anlaşılmak istiyor. Bunun için menopozda marka yaklaşımı kadınlar için çok önemli hale geliyor.
Pazarlama Stratejileri Kadınların Gerçekleriyle Uyumlu Hale Gelmeli
Menopoz gibi temel bir yaşam evresi, pazarlama dünyasında hâlâ yeterince yer bulamıyor. Oysa menopoz, sadece bir biyolojik dönüşüm değil; aynı zamanda bir tüketim ve iletişim fırsatıdır. Kadınlar bu dönemde doğru bilgiye ulaşmak, desteklenmek ve yalnız olmadıklarını hissetmek istiyor.
Reklam farkındalığının yalnızca %19 seviyesinde olması, markaların doğru iletişimi kurmakta zorlandığını gösteriyor. Hâlbuki bu sürece özel stratejik kampanyalar geliştirerek fark yaratmak mümkün. Podcast serileri, uzman söyleşileri, sosyal medya kampanyaları ve bilgilendirici videolar, menopoz farkındalığını artırabilir.
Markalar içeriklerinde çeşitliliği artırmalı: Farklı yaş gruplarından, yaşam tarzlarından ve etnik kökenlerden kadınların deneyimlerine yer verilmesi; kadınların kendilerini daha iyi ifade etmelerini sağlar. Böylece marka sadece ürün değil, aynı zamanda anlam da sunmuş olur.
Son olarak, menopozda marka yaklaşımı ve bu dönemi konuşmak cesaret ister. Bu cesareti gösteren markalar, sadece ürünlerini değil, değerlerini de anlatır. Bu da tüketicinin güvenini kazanmanın en güçlü yollarından biridir.
Menopozda marka yaklaşımı araştırmasına benzer içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.