İç iletişimciler, şirketlerin en önemli ancak çoğu zaman yeterince değer verilmeyen profesyonelleri arasında yer alıyor. PR73 tarafından yapılan araştırmaya göre, iç iletişimci olanların %89’u kendilerini gözden çıkarılmış hissediyor. Bu durum, ekip içindeki güven eksikliği ve şirketlerin iç iletişimi yeterince önemsememesiyle doğrudan bağlantılı. İç iletişimci kişiler, marka başarısı ve ekip motivasyonu için kritik görevler üstlenirken, çoğunlukla göz ardı ediliyor ve gereken desteği göremiyor. Bu yazıda, bu iletişimcilerin yaşadığı zorlukları, neden gözden çıkarıldıklarını ve bu durumu nasıl aşabileceklerini detaylı olarak ele alacağız.
İç İletişimciler Ve Güven Sorunu
Araştırmalar, iç iletişimci olarak çalışanların %85’inin işlerinde güven eksikliği yaşadığını gösteriyor. Şirketler genellikle dış imajlarını ön planda tutarken, iç paydaşlar arasında güven oluşturmayı ihmal ediyor. İç iletişimciler, stratejik bir rol oynamalarına rağmen, diğer departmanlardan “gözden çıkarılabilir” olarak algılanıyor. Bu güvensizlik, hem üst yönetim hem de diğer iş birimleri tarafından kaynaklanıyor. İç iletişimci kişiler, şirket içinde yeterli saygı ve destek göremediğinde, iş performansları ve ekip motivasyonları olumsuz etkileniyor.
Bu iletişimcilerin güven kazanması için öncelikle şirket içindeki rollerinin netleşmesi ve stratejik bir perspektifle hareket edilmesi gerekiyor. Ayrıca, doğru dış ajanslarla iş birliği yapmak, iç iletişimcilerin yetkinliklerinin görünür hale gelmesine yardımcı olabilir. PR73 araştırmasında, iç iletişimcilerin %89’u doğru ajans desteğinin güven artıracağını düşünüyor.
İç İletişimcilerin Karşılaştığı Diğer Zorluklar
İç iletişimci olarak çalışanlar sadece güven sorunuyla karşı karşıya değil. Araştırmaya göre, iletişim profesyonellerinin üçte biri üst düzey yöneticilerle çalışmayı zor buluyor. Yönetici seviyesinin altında ise bu durum daha da karmaşık bir hal alıyor. Stratejilerini sunduklarında itirazlarla karşılaşmaları, iç iletişimcilerin işlerini etkili şekilde yapmalarını zorlaştırıyor.
Ayrıca, iç iletişim ekipleri sıklıkla maliyet merkezi olarak görülüyor ve bütçe sıkıntısı çekiyor. Bu da ekiplerin yeterince kaynakla desteklenmemesine neden oluyor. %88’lik bir kesim, şirketin kötü finansal sonuçları halinde ilk işten çıkarılacak grubun kendileri olacağına inanıyor. Bu durum, iç iletişimcilerin iş güvenliğinin zayıf olduğunu gösteriyor.
Bu zorlukları aşmak için, iç iletişimcilerin iş süreçlerini daha iyi veri ve raporlarla desteklemesi önem taşıyor. Yatırım getirisi (ROI) gibi somut sonuçları ortaya koymak, bütçe taleplerini güçlendirebilir ve üst yönetimde farkındalık yaratabilir.
İç İletişimcilere Çözüm Önerileri
İç iletişimci kişiler için güvenin ve etkinliğin artırılması hayati önem taşıyor. Araştırma, bu konuda üç temel strateji öneriyor:
-
Veri Odaklı Yaklaşım: İç iletişimci olanlar, faaliyetlerinin somut etkilerini ölçmeli ve raporlamalı. Yatırım getirisi, çalışan bağlılığı ve iletişim etkinliği gibi metriklerle başarıyı göstermek, üst yönetimin desteğini almak için kritik.
-
Uzun Vadeli Vizyon: İç iletişim ekiplerinin stratejik rolünü vurgulamak ve şirketin genel hedeflerine entegrasyonunu sağlamak gerekiyor. Böylece, iç iletişim sadece bir destek fonksiyonu değil, şirketin geleceğine yön veren önemli bir aktör haline gelir.
-
Başarıların Paylaşımı: İç iletişimci olarak çalışanlar, ekip başarılarını ve şirket içindeki etkilerini düzenli olarak paylaşmalı. Başarılı iletişim kampanyaları, olumlu medya yansımaları ve çalışan memnuniyeti verileri, ekiplerin değerini ortaya koyar.
Doğru dış ajanslarla iş birliği de iç iletişimci kişilerin yetkinliklerini artırırken, şirket içindeki güvenin yeniden tesis edilmesine katkı sağlar. Böylece, iç iletişimciler sadece gözden çıkarılan değil, stratejik bir güç merkezi olarak konumlanabilir.
İç iletişimci olarak görev yapanlar, şirketlerin başarısında kritik bir rol oynar ancak çoğu zaman hak ettikleri değeri göremezler. PR73 araştırması, iç iletişimcilerin %89’unun gözden çıkarıldığını gösteriyor. Bu durumun üstesinden gelmek için şirketlerin iç iletişime daha fazla yatırım yapması, güveni tesis etmesi ve iç iletişimci olanların yetkinliklerini görünür kılması gerekiyor. Aksi takdirde, şirket içindeki bilgi akışı ve ekiplerin motivasyonu olumsuz etkilenebilir, bu da genel performansı düşürür.
İç iletişimci kişilerin yaşadığı bu zorluklar, şirketlerin sürdürülebilir başarısını doğrudan etkiler. Güven ve destek eksikliği, iletişimin etkinliğini azaltırken, çalışan bağlılığı ve motivasyonunda da düşüşe neden olabilir. Bu nedenle, şirketlerin iç iletişimi sadece bir görev olarak değil, stratejik bir öncelik olarak görmesi gerekiyor. İç iletişimci olarak çalışanların rolünün güçlendirilmesi, sadece ekiplerin değil, tüm organizasyonun performansını artıracaktır. Ayrıca, teknolojik araçlar ve veri analitiği kullanılarak iç iletişimin ölçümlenmesi, doğru stratejilerin geliştirilmesini sağlar. Böylece, iç iletişimciler şirket içinde gerçek bir iş ortağı olarak konumlanabilir ve “gözden çıkarılan” değil, değer verilen profesyoneller haline gelir.
Benzer içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.