“Büyük oynamak” gerçekten karşılığını veriyor mu?

Buyuk oynamak gercekten karsiligini veriyor mu

Minimalizm bir dönem her şeyin sade, küçük ve ölçülü olmasını savunuyordu. Ama günümüzde işler değişti. Devasa çantalar, iri rujlar, göz kamaştıran büyük parfüm şişeleri sahnede. Markalar artık sadece klasik reklamlara güvenmiyor; görünürlük için daha iddialı, dikkat çekici hamleler yapıyor. Hızla tüketilen, küçük detayların kaybolduğu dünyada, büyük ve etkileyici objeler pazarlamanın en güçlü silahı haline geldi.

Türkiye’de de bu trend net şekilde görülüyor. Beşiktaş Akaretler’de NYX’in dev ördeği, Nişantaşı’nda Sephora’nın yaratıcı yerleştirmeleri gibi örnekler artık sıradan. NYX’in dev ördeği, 2-3 Şubat’ta Nişantaşı’nda, 4 Şubat’ta Galataport İstanbul’da ziyaretçileri karşılıyor. Sephora ise devasa kurulumlarıyla müşterilerini içine çeken deneyimler yaratıyor. Fiziksel alanda tüketicinin dikkatini çekmek için abartılı boyutlu pazarlama, yani “büyük oynamak” artık vazgeçilmez.

2 2

Bu yaklaşım sadece sokaktaki dev objelerle sınırlı değil; artırılmış gerçeklik (AR) sayesinde dev ürünler ekranlarda da ortaya çıkıyor. Gökyüzünde süzülen dev bir ruj ya da binanın üzerinden taşan büyük bir parfüm şişesi görmek mümkün. Önemli olan, insanların durup izleyip fotoğraf çekip paylaşması. Markalar artık sadece ürün değil, konuşulan bir sahne kuruyor.

Ama asıl merak edilen: Bu devasa gösteriler kalıcı etki bırakıyor mu, yoksa sadece geçici bir şaşkınlık mı yaratıyor? Görsel şovlar çabuk unutulur mu? Şehirde büyüyen objeler gerçekten markanın uzun vadeli imajına katkı sağlıyor mu, yoksa daha da büyük hamleler mi gerekecek?

3 3

Önceki Yazı

Markalar Arası Sınırlar Siliniyor: Yeni Çağ Başlıyor

Sonraki Yazı

Hero Baby Yeni Kampanya: “İçindekine Güven”