Güneşe ve Oksijene İhtiyaç Duyan Canlı Giysiler: Biocouture Dönemi Başladı

biocouture

Moda dünyası, sürdürülebilirlik arayışında radikal adımlar atıyor. Son yıllarda öne çıkan biocouture, yani biyolojik temelli giysi tasarımı, canlı organizmalarla üretilen kıyafetlerle çevreye duyarlı bir moda anlayışının öncüsü oluyor. Tasarımcı Olivia Rubens, bu alandaki en dikkat çekici işlerden birine imza atarak “Photosynthesize” koleksiyonu ile giyilebilir bitkiler dönemini başlattı.

Biocouture Nedir?

“50 yıl sonra kıyafetlerimiz nasıl olacak?” sorusundan yola çıkan moda araştırmacısı Suzanne Lee, 2012 yılında “biocouture” kavramını ortaya attı. Bu akım, canlı bakteriler, organizmalar ve mikrobiyal süreçlerle yetiştirilen malzemelerle giysi üretimini mümkün kılıyor. Deri ya da polyester gibi doğaya zarar veren malzemelerin aksine, biocouture giysiler biyolojik olarak üretildiği için çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir çözüm sunuyor.

Olivia Rubens ile Giyilebilir Bitkiler Dönemi

biocouture giyim

Tasarımcı Olivia Rubens, Nisan 2025’te satışa sunduğu Photosynthesize koleksiyonu ile modada ileri dönüşüm kavramına yeni bir soluk getirdi. Koleksiyonda kullanılan hammaddeler, vintage tığ işi masa örtüleri ve örgü tekstil ürünlerinin üzerine yerleştirilen canlı organizmalar oldu. Bu kıyafetler yalnızca moda nesnesi değil; adeta yaşayan birer varlık. Hayatta kalmaları için güneş ışığı, oksijen ve nem gibi temel ihtiyaçları karşılanmalı.

Rubens, bu yenilikçi koleksiyonunu hayata geçirirken Machine-A tasarım mağazası ve biyoteknoloji girişimi Post Carbon Lab ile işbirliği yaptı. Her biri yaklaşık 300 dolara satışa çıkan bu sınırlı sayıdaki canlı giysiler, kısa sürede tükenerek biocouture’ün lüks moda dünyasında da kabul görmeye başladığını gösterdi.

Lüks Moda Devleri Sürdürülebilir Alternatifleri Test Ediyor

Biocouture, Louis Vuitton ve Kering gibi dünya devlerinin de radarında. Louis Vuitton, plastik içermeyen ve laboratuvarda üretilen kürk üzerinde çalışırken; Kering, mantar bazlı deri gibi doğa dostu materyalleri test ediyor. Bu tür girişimler, çevre dostu malzeme arayışında olan markalar için biyoteknolojinin sunduğu fırsatları gösteriyor.

Moda Endüstrisi Neden Değişmek Zorunda?

Her yıl dünya genelinde yaklaşık 92 milyon ton tekstil atığı üretiliyor. Türkiye’de bu rakam 1 milyon 155 bin tona kadar çıkıyor. Tekstil sektörü, çevre kirliliğinde fosil yakıtlardan sonra ikinci sırada yer alıyor. Bu nedenle markalar, hem doğayı koruyan hem de yenilikçi çözümler sunan biyolojik giysi üretimi gibi projelere yöneliyor.


Bonus Bilgi: Biocouture’ün öncüsü Suzanne Lee, Ted Talks konuşmasında bakteriyel selüloz ile nasıl yaşayan kıyafetler ürettiğini anlatıyor. Bu konuşma, sürdürülebilir modaya ilgi duyanlar için ilham verici bir kaynak niteliğinde.

Benzer konular için tıklayın.

Önceki Yazı

TurkNet Yönetiminde Üst Düzey Görev Değişimi

Sonraki Yazı

ebebek Pazarlama Direktörlüğünde Yeni Dönem