Kurum içi ajanslar, son yıllarda pazarlama ve iletişim dünyasında hızla önem kazanmaya başladı. WFA ve The Observatory International tarafından gerçekleştirilen araştırma, bu yapının çok uluslu markalar arasında nasıl yayıldığını ve yetkinliklerini nasıl genişlettiğini gözler önüne seriyor.
Araştırmaya katılan 45 büyük şirketin %66’sının hâlihazırda kurum içi ajansları bulunuyor. %21’i ise yakın gelecekte yeni bir iç ajans kurmayı planlıyor. 2020 yılına kıyasla kurum içi ajanslara sahip marka sayısında %16’lık bir artış gözlemleniyor. Bu artış sadece bir trend değil; aynı zamanda pazarlama süreçlerinde köklü bir dönüşümün işareti.
İç ajanslar, dış kaynaklara kıyasla daha hızlı tepki verme, markaya özel strateji geliştirme ve bütçe kontrolü gibi avantajlar sunuyor. Bu nedenle yalnızca bir maliyet azaltma aracı olarak değil, aynı zamanda verimliliği artıran yapılar olarak görülüyorlar.
WFA CEO’su Stephan Loerke’ye göre, kurum içi ajansların yükselişi reklam dünyasında son yıllardaki en önemli değişimlerden biri. Bu dönüşüm, markaların dijital çağda daha çevik, daha hızlı ve daha odaklı hareket etmelerine olanak tanıyor.
Kurum İçi Ajansların Yetkinlik Alanları Genişliyor
Kurum içi ajanslar artık sadece kreatif işler üretmekle kalmıyor; strateji, veri analitiği ve prodüksiyon gibi farklı disiplinlerde de yetkinlik kazanıyor. Araştırma, katılımcıların %70’inin, iç ajanslarının üç yıl öncesine göre daha gelişmiş stratejik kapasiteye sahip olduğunu gösteriyor.
Bu ajansların özellikle dijital prodüksiyon alanında büyümesi dikkat çekici. Katılımcıların %56’sı dijital üretimi şirket içine taşımayı planlıyor. %33’lük bir kesim ise çevrimdışı (offline) prodüksiyonu iç kaynaklarla yürütmek istiyor. Dahası, %22’lik bir oran, veri stratejisi çalışmalarını içeri almaya sıcak bakıyor.
Bu değişim, markaların içerik üretim süreçlerinde daha kontrollü ve veri odaklı kararlar almasına imkân tanıyor. Ayrıca kurum içi ajansların markaya özgü bilgi birikimi sayesinde daha hedefli ve etkili kampanyalar oluşturabildiği vurgulanıyor.
Yani bu ajanslar artık yalnızca “üretici” değil, aynı zamanda stratejik ortak konumunda.
Kurum İçi Ajanslarda Bütçe ve Performans Göstergeleri
Kurum içi ajanslar yalnızca büyümüyor, aynı zamanda büyük bütçeleri de yönetiyor. Araştırmaya göre, markaların %7’si yılda 50 milyon dolardan fazla yatırım yaparken, %25’i 25-50 milyon dolar arasında harcama yapıyor. Bu oranlar, kurum içi yapıların sadece “destek birimi” olmadığını, stratejik önem taşıyan birimler olduğunu gösteriyor.
Performans ölçüm kriterlerinde ise iş kalitesi (%67), pazara sunum hızı (%47) ve maliyet tasarrufu (%40) öne çıkıyor. Bu göstergeler, kurum içi ajansların doğrudan iş sonuçlarına katkı sunduğunu ortaya koyuyor.
Ancak bu büyümenin bazı zorlukları da var. İç ve dış kaynakların entegrasyonu hâlâ önemli bir engel. Katılımcıların %20’si yetenek kazanımı ve elde tutmanın en büyük problemlerden biri olduğunu belirtiyor.
Yine de, ajansları besleyen yetenek havuzu oldukça geniş. Yaratıcı çalışanlar (%47), hesap yöneticileri (%18) ve üretim personeli (%20) en çok tercih edilen roller arasında yer alıyor. Bu da kurum içi ajansların hem nicelik hem de nitelik açısından genişlemekte olduğunu gösteriyor.
Ajansların Geleceğinde Şeffaflık ve Yön Odaklılık Var
Observatory International’a göre kurum içi ajansların büyümesi, markaların hem bütçe baskılarına hem de artan hız ihtiyacına cevap arayışından kaynaklanıyor. Ancak yalnızca daha fazla içerik üretmek değil, doğru ve ihtiyaca yönelik içerik oluşturmak asıl hedef olmalı.
Ajansların gelişiminde şeffaflık, hızlı geri bildirim döngüsü ve veriye dayalı karar alma kritik rol oynuyor. DeepDeets gibi platformların sunduğu analitik çözümler, kurum içi ajansların performansını daha da güçlendirecek bir ekosistem oluşturuyor.
Ajansın ne kadar büyük olduğundan ziyade, markanın ihtiyacına ne kadar etkin yanıt verebildiği önem kazanıyor. Bu da yeni nesil ajansların daha esnek, sonuç odaklı ve veriyle desteklenmiş bir yaklaşıma sahip olmasını zorunlu kılıyor.
Kurum içi ajansların yükselişi, yalnızca bir maliyet kontrolü stratejisi değil, aynı zamanda markaların uzun vadeli büyüme hedefleriyle doğrudan bağlantılı bir dönüşüm. Özellikle dijitalleşmenin hız kazandığı pazarlarda, iç kaynaklarla çalışan ajansların esnekliği ve markaya özel çözümler üretebilme becerisi büyük fark yaratıyor. Veriye dayalı karar alma süreçlerinin içselleştirilmesi ve hızlı tepki kapasitesi sayesinde bu ajanslar, yalnızca bugünün değil, geleceğin de pazarlama dünyasında kilit bir rol üstlenmeye hazırlanıyor. Bu yapılar, yaratıcı dönüşümün merkezinde konumlanıyor.
Araştırma ilginizi çektiyse benzer içeriklere ve daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.